Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da “Kürdistan’a selam” diyerek bölücülüğün mihmandarlığına soyunmuştur


Önceki gün Diyarbakır’da ihanet sahnesi kurulmuş, başbakan Erdoğan ve Türkiye düşmanı, bölücülükte tescilli şeref konukları da başröl oynamıştır.

Önceki gün Diyarbakırda yaşananlar Ziya Gökalp’in kemiklerini sızlatmış, vatan toprakları için canlarını veren şehitlerimizin ruhunu muazzep kılmıştır.

Diyarbakırda kurulan bu ihanet sahnesi Türk milletinin yüreğinde derin yaralar açmış, başbakan Erdoğan dünkü verdiği resimle, söyledikleriyle bölücü ihanetin sembolü haline gelmiş, PKK’nın eşbaşkanlığını fazlasıyla hak etmiştir

Önceki gün Diyarbakır’da yaşananlar PKK’yı, bölücüleri, millet düşmanlarını, Kürdistan sevdalılarını güldürmüş, milletin dostlarını, vatanseverleri, Ay yıldızlı al bayrak sevdalılarını ağlatmıştır.

Diyarbakır’da yaşananlar ‘Çanakkale geçilmez’ diyenleri ağlatmış, , Kurtuluş Savaşı’nı yapan ecdadın kemiklerini sızlatmış, şehitlerin ruhlarını muazzep kılmıştır.

Diyarbakır’da Başbakan Erdoğan’ın mihmandarlığında sergilenen bölücü tablo Konyada, Malatya’da, Erzurum’da, Diyarbakır’da, Siirtte Gaziantepte, Yozgatta, Trabzonda, İzmirde, Mersinde, Tekirdağda yaşayanları kahretmiş, derinden yaralamıştır.

Önceki gün Başbakanın maiyetinde Diyarbakırda Kürdistan Bayrakları altında bölücülük müsameresi düzenlenmiş, milletin birliğine ve egemenliğine karşı ihanet provaları yapılmıştır.

Önceki gün Türkiye Cumhuriyeti devletine “terörist devlet” diyen ŞivanPerverle kol kola sahneye çıkılmış, peşmerge bozuntularıyla halaylar çekilmiş, ihanet pozları verilmiştir.

Önceki gün Başbakan Erdoğan “Diyarbakır’a Başkent”, “Kürdistana selam” diyerek PKK’yla dostluğunu kutsamış, bölücülere, SEVR’İ bu millete dayatan yedi düvele 4 Parçalı Kürdistan heveslilerine bağlılıklarını bildirmiş, İsrail’in ABD’nin Büyük Kürdistan haritasını taçlandırmış, Çanakkale geçilmez diyenler , Lozan’ı imzalayanlarsa ağlamıştır.

Artık Öcalan’a gerek mi kaldı? Onun yapamadığını Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. PKK’nın hayal edemediklerini Erdoğan gerçekleştiriyor. PKK’ya verilen sözler bir bir yerine getiriliyor. , “Daha önce genel af yok, nereden çıkartıyorsunuz bunu diyen Başbakan önceki gün Diyarbakır’da ‘dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak’ diye PKK’ya af çıkaracağını ilan etmiştir. Bu dilin şerefi ve onuru yok mudur? Ondan sonra çıkıyor ‘tek millet’ diyor. Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak, PKK’ya af çıkacak, müjdeler olsun.

Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sloganı hazır; “Öcalan’a af, PKK’ya siyaset”. Artık Öcalan’a gerek mi kaldı, PKK’ya gerek mi kaldı? Onun yapamadığını Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. PKK’nın hayal edemediklerini Recep Tayyip Erdoğan yapıyor” Başbakana göre suçlu şehitlerimiz, onları katledenler barış elçileri.

Başbakanın bu sözleriyle Lord Curzon’a “Türkiye’nin Kürdistan diye bir meselesi yoktur” diye mektup yazan, Dersimli Mehmet Sabriyi, Erzurumlu İsa Zade Ahmet Efendiyi ağlamıştır.

Başbakanın önceki günkü bu talihiz sözlerine, 1922 TBMM görüşmelerinde “Anadolu’da yaşayanlara Türk milleti denir” sözlerini gözyaşlarıyla alkışlayan Mardinli Necip Bey, Diyarbakırlı Hamdi Efendi, Hacı Şükrü Bey, Bitlisli Sadullah Bey, Muşlu Osman Kadri Bey, Urfalı Pozan Efendi Siirtli Necmettin Bey, Halil Hulki Efendi ağlamıştır.

Bize bu sahneyi hazmettirmek isteyenlere sesleniyorum; Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Bu milletin değerlerine, milli kimliğine, cumhuriyetine, varlığına, adına, egemenliğine yapılan bu saldırılar PKK kurşunlarından daha kahpe, daha kalleşçedir.

6 yıl önce “kabile reisleriyle görüşmem” diyen Erdoğan , Aşiret reislerini hem de kıyafetleriyle karşılamaya mecbur bırakılmış ve bunu içine sindirebilmiştir. İnsan utanmalıdır. Erdoğan tükürdüğünü yalamakta sınır tanımamaktadır. Meşe ağaçlarını kendisine adres olarak gösterenlerin karşısında bir de utanmadan sıkılmadan sırıtabilmiştir. İnsan bu kadarını da hazmedebilir mi?

Bu coğrafyada ‘Kürdistan’ demek, Diyarbakır’ı Erbil ile aynı eksene oturtmak Sevr’i hortlatmak, Lozan’ı yırtmaktır. Bunun ikinci versiyonu var. Bu planlanmaktadır. Sevr hortlatılıyorsa bunun ikinci versiyonu da Ermenistan iddialarının hortlatılması. Yerleştirme ve toprak vermeyle ilgili çalışmalar da bundan sonra gelecektir, AKP 2015 için bu hazırlıkları yapmaktadır.
TOKİ açılışları Başbakan Erdoğan tarafından bölücüleri, Türkiye Cumhuriyetine terörist devlet diyenleri ağırlama merasimine dönüştürülmüştür.

Daha önce “Genel af yok, nereden çıkarıyorsunuz bunu” diyen başbakan Erdoğan Önceki gün Diyarbakır’da “Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak” diyerek PKK’ya af çıkacağını ilan etmiştir.

Başbakan Erdoğan Molotof kokteyli atıp gencecik bedenleri toprağa sokanları, Serapları yakanları, Başbağlarda, Güvenparkta, Diyrabıkırda, halkalıda, Gaziantepte çoluk çocuk demeden vatandaşımızı katledenleri, binlerce Mehmetçiği, polisi şehit edenleri, binlerce güvenlik görevlimizi kolsuz, bacaksız bırakanları, bebek katillerini cezaevinden çıkaracağını duyurmuştur.

Başbakan Erdoğan PKK’ya verdiği sözleri bir bir yerine getirmektedir.

Anadilde savunma, anadilde eğitim, alfabe, andımın kaldırılması, devlet nişanından TC’nin çıkarılması, şimdi sıra PKK ve KCK’lıların affedilmesine, Öcalan’ın serbest bırakılmasına gelmiştir.

Başbakan daha devamı gelecek, bu başlangıç diyor doğru, sırada PKK ve KCK’lıların affedilmesi, Öcalan’ın serbest bırakılması, bunu barış ve çözüm olarak bu millete hazmettirdikleri zaman sırada anayasayı değiştirmek vardır, Türkiye’nin adını değiştirmek vardır

Sözde Çözüm süreci aşamalarının ilki silah bırakma ve çekilme, ikincisi sözde demokratikleşme, üçüncüsü de genel af demişlerdi.

PKK ne çekildi ne silah bıraktı ancak AKP, Başbakan Erdoğan PKK’nın dayatmalarına boyun eğerek, hem PKK’nın istediği düzenlemeleri çıkarttı, hem de affın yolunu açacağını ilan etti.

Başbakan Erdoğan PKK’ya teslim olmuştur

Başbakanın PKK’ları affedeceğini söylemesi şehit ailelerini ağlatmıştır.

Mazı dağında öldürülen çocukları, Gediktepede, Hantepede, sınır boylarında şehadet şerbeti içen şehitleri, Başbağlarda, Güvenparkta, Halkalı da genç yaşlı, kadın erkek demeden katledilenlerin ruhunu muazzep kılmış ve ailelerini ağlatmıştır.

Bu milletin evlatlarını şehit edenleri affetmeye kimsenin gücü yetmez.

Başbakan Erdoğan kafasına bunu iyi soksun.

PKK’ya AF bu ülkenin şehitlerinin ruhunu muazzep kılar.

PKK’ya af bu ülkenin vicdanını kanatır.

Bebek katillerini, bölücüleri PKK’yı affedeni, eli kanlı teröristbaşını affedeni bu millet affetmez, şehit aileleri affetmez.

Çanakkale , Sakarya, Dumlupınar şehitleri affetmez.

Bölücülerin molotofla yaktığı Seraplar affetmez, Gediktepede, Hantepede şehadet şerbetini içenler affetmez.

Diyarbakır’da dersanhanede bombalanarak öldürülen çocuklarımız ve aileleri affetmez.

Başbakan Erdoğan kalkmış bir de “gençlerimiz artık bir hiç uğruna ölmüyor” diyor.

Ne demek bir hiç uğruna ölmek? Başbakan ne söylediğinin farkında mı, Başbakan Erdoğan söylediklerini kulakların duyuyor mu?

Çanakkale’de ölenler hiç uğruna mı ölmüştü, Sakarya’da, Dumlupınar’da şehadet şerbetini içenler bir hiç uğruna mı ölmüştü?

Vatan uğruna şehit olmak, millet uğruna şehit olmak ne zamandan beri hiçliktir?

Ey başbakan sen nasıl bir muhafazakarsın, senin nasıl bir din anlayışın var?

Milletin şeref ve haysiyetlerini PKK’yla görüşerek bırakanlar, Yüce Allah’ın Kur’anda şehitler için “Onlara ölü demeyiniz zira onlar diridirler” ayetini anlamayan Tayyip Erdoğan gibiler ancak Şehitlere “hiç” diyebilirler.

Şehitlerimizi hiç olarak gören, Türk milletini ve Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan, her günü Türklüğe hakaretle geçen Erdoğan Bu milletin gözünde sizce bu saatten sonra nedir?

Diyarbakırdaki bu tablo mu özlenilecek tablodur soruyorum size?

Gezi protestolarında terörist posterlerinin altında duranlara laf söyleyen başbakana söylüyorum, Türkiye Cumhuriyetine “terörist” diyen Türk milleti düşmanlarıyla kol kola sahneye çıkarken hiç mi utanmadın, hiç mi sıkılmadın?

Millete böyle bir rezaleti, böyle bir kepazeliği yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Hele ki, sıfatında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yazan birinin hiç mi hiç hakkı yoktur

Bu saatten sonra Başbakan Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı değil, Kürdistan muhipler derneği başkanı, PKK eşbaşkanı sıfatını fazlasıyla hak etmiştir.

Düne kadar “kabile reisiyle görüşmem” diyen, “terör örgütlerine yataklık yapıyor” diyen Başbakan Erdoğan önceki gün o kabile reisini, Mesut Barzani’yi Diyarbakır’da ağırlayarak iç politikada PANKÜRDİzmi meşrulaştıran adımları atmıştır.

Diyarbakır’da sadece toplu nikah kıyılmamıştır. AKP ile PKK, Erdoğan, Öcalan yasak aşkı Barzani sağdıçlığında nikahlarını tazelemişlerdir

Barzani aynı Barzanidir, Kandili hala beslemektedir, Büyük Kürdistan hayalinden hala vazgeçmemiştir.

Önceki gün Diyarbakır’daki de aynı Barzaniydi.

Ancak Erdoğan aynı Erdoğan değildir.

Her seferinde tükürdüğünü yalayan, milletin, devletin izzeti nefsini ayaklar altına alan, teröristlere boyun eğen bir Erdoğan dün de tükürdüğünü yalamış, teröre yataklık yapan Barzaniye dostum diye hitap etmiş, teröriste yataklık yapana yataklık yapmıştır.

“Diyarbakır sadece Türklerin değil hepimizindir” diyen başbakana sesleniyorum hepimiz derken neyi kastediyorsun, sen kendin bu büyük Türk milletinin bir ferdi değil misin, sen Türk değil misin?

Sen Diyarbakır’ı başka bir milletin, başka bir devletin parçası mı görüyorsun?

Erdoğan “Kürdistan’ı selamlıyorum” diyerek, “SELAM KÜRDİSTAN DAĞLARINDAKİ KARDEŞLERİME …” diyen KCK’lıların eşbaşkanı olduğunu açıkça ilan etmiştir.

Başbakan Erdoğan, terörist yatakçısı Barzani’ye, Türkiye Cumhuriyeti devletine teririst diyen Pervere dostum diyerek, “Şehitleri hiç mesabesine” indirerek, Öcalanın, PKK’nın bölücülerin dostluğunu milletin muhabbetine tercih etmiştir.

“Şehitler hiçbir zaman hiç” olmaz, ancak Öcalan Eşbaşkanlığında adım adım Kürdistan’ı kurmak isteyen Erdoğan önceki günkü Diyarbakır konuşmasıyla milletin gözünde bir hiç olmuştur.

AK Parti’ye verilen her oy terör örgütüne ve Barzani’ye destek olarak geri dönmektedir.
Bu saatten sonra böyle bir Başbakana oy verenler bu vebali taşıyamaz. Parti meselesi de değil bu. Ayrılmış Türkiye’de, bölünmüş millette particiliğin anlamı mı kalır? karşımızda Sizin iradenizle bizi arkadan hançerleyen bir Lawrence, Frankeştayn var. Parti olarak farklılıklarımız olabilir, hizmette farklılıklarımız olabilir ama millette, devlette, cumhuriyette, değerlerimizde farklılık, ayrımcılık affedilmez. Bunun bedelini hepimiz öderiz.

Böyle bir iktidara oy vermek büyük bir vebaldir. Ben daha önce AKP’ye oy vermiş kardeşlerime buradan bir kez daha sesleniyorum.

Kürdistan’ın taşlarını PKK ile birlikte döşeyen AKP’ye oy vermek hangi vicdana sığar?

Türkiye Cumhuriyetini Teröristlikle suçlayanları şeref konuğu yapan, şerefsizlerin ülkesi olarak nitelendiren sanatçı bozuntularını hayırla yad eden, Peygambere hakaret eden bölücülere övgüler düzen bir başbakana oy vermek hangi muhafazakar anlayışa sığar?

Millet sandıkta teröristlere yataklık yapan, Türkiye’ye terörist diyenleri baş konuğu olarak ağırlayan başbakana öcalanın yanında bir yer hazırlamakta, en iyi ihtimal, sıhhıye köprüsünün altında ibrahim tartlıses şivan perver cd leri satacak bir son için gün saymaktadır.

Bu ihanet odaklarıyla bölücü müsamereler yapanlar bu adımları atanlar bilmelidir ki, Türk milleti sahipsiz değildir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahipsiz değildir